Mevlanadan Üç Nasihat

Eski zamanların birinde, bir adam çalışmak amacı ile çok uzaklara gitmiş ve yıllarca çalışmış. Sonunda memleketine dönme zamanı gelmiş. Bu çalışma sürecinde toplam 3000 akçe biriktirmiş ve evinin yolunu tutmuş.

Evine doğru giderken yolu büyük bir şehirden geçiyormuş.

Yolda yürürken köşe başında birisi "Bir nasihat bin akçe, Bir nasihat bin akçe." diye bağırıyormuş. Adam düşünmüş: 'Nasıl olur, bir nasihati bin akçeye satarlar, ben yıllarca çalıştım ve sadece 3000 akçe biriktirdim'

Bu işe pek aklı ermemiş ama merak işte. Duramamış ve adama bin akçe vererek, o nasihati satın almış.

Nasihat, "KADERDE NE VAR İSE, O ÇIKAR" imiş.

Yoluna devam etmis...

İlerde yine köşe başında başka bir adam bağırıyormuş:

Bir nasihat, bin akçe." diye. Adam yine dayanamamış, bin akçe de o adama vermiş ve ikinci nasihati da satın almış.

İkinci nasihat da: "GÖNÜL KİMİ SEVERSE GÜZEL ODUR." imiş.

Son kalan bin akçesi ile de yoluna devam etmiş. Tam şehrin

çıkışında yine köşe başında bir adam bir nasihati bin akçeye satıyor. Adam bir parasına bakmış, bir de nasihati satan şahsa, dayanamamış ve kalan son akçeleriyle de o nasihati satın almış. Son nasihatte: "HİÇ BİR İŞ ACELEYE GELMEZ".

Parasız yoluna devam etmis. Şehrin çıkışında büyük bir topluluk ile karşılasmış. Topluluk telaş içindeymiş. Yaklaşmış ve oradakilerden birine neler olduğunu sormuş. Oradan birisi açıklamış, demiş ki:

Burada sehrin tüm su ihtiyacini karşılayan bir kuyu var, ama kuyunun içinde de bir canavar var. Canavar suyu tutmuş, göndermiyor.

Aşağıya kim indiyse bir türlü çıkamadı. Şimdi herkes korkuyor aşağı inmeye"

Adam düşünmüş ve ilk satın aldığı nasihat aklına gelmiş.

"Kaderde ne var ise, o çıkar.", aşağı inmeye karar vermiş.

Aslında bu nasihatleri herkes bilir, ama uygulayabilmemiz için belli bir bedel ödememiz gerekiyor.

İnince canavar onu hemen yakalamış ve yerine götürmüş.

Demiş ki: "Buraya gelenlerin hepsine bir soru sordum ve bilemediler. Eğer sen bilirsen, seni serbest bırakırım."

Bir dizine sarışın ve dünya güzeli bir kadın, diğer dizine de kurbağa koymuş ve "Söyle bakalım, hangisi güzel?" demiş.

Adam düşünürken, aklına ikinci aldığı nasihat gelmiş ve "Gönül kimi severse güzel odur" demiş.

Bu cevap canavarın çok hoşuna gitmiş. Zira canavar, kurbağanın gözlerine aşıkmış. Adamı salmış ve suyu bırakmış.

Almışlar krala götürmüşler ve ağırlığınca altın vermişler.

Adamımız yoluna devam etmiş ve nihayet evine varmış.

Evinin camından içeri bakmış. Bir de ne görsün; karısı genç biri ile diz dize oturuyor. Hemen kılıcını çekmiş ve tam içeri girerken üçüncü nasihat aklına gelmiş:

“Hiçbir iş aceleye gelmez".

Kılıcını kınına koymuş ve içeri girmiş. Hoş beşten sonra karısına o genci sormuş. Kadın da: Bey, sen gittiginde ben hamileydim ve bir oğlumuz oldu. Bu genç senin oğlun." demiş.

MEVLANA