Hace Arif Ramitini (k.s.)

Hâce Mahmûd* İncir Fagnevî Hazretlerinin en büyük halifesi ve Altun SiL-sile'nin 12'nci halkasıdır. Hâcegân Silsilesinde «Hâce Âzizan» lakabıyla anılmaktadırlar. Kumaş dokuyucusu (Nessac) olarak helâl kazanç temin etmişlerdir. Kerametleri sayılamayacak kadar çoktur.
Birgün büyüklerden birisinin evine yemeğe dâvet edilmişti. Kendilerini dâvet eden zâtın oğlu eşkıya tarafından kaldırılmıştı. Yemek ortaya geldi, misafirler" sofrada yerlerini aldılar. Hâce Azîzân Hazretleri elini yemek tabağınadoğru uzatıp şöyle iltica ettiler: «Allahım! Misafiri olduğumuz zâtın şu anda eşkiya elinde olan oğlu kapıdan girip sofraya oturmadıkça ağzıma bir lokma almam»... Ve eli sofraya uzanmış vaziyette murakabeye vardılar. Hâce Azî-zân'da müthiş bir heybet ve sofradakilerde dehşet içinde bir suskunluk... tam bu sırada esir çocuk heyecanla içeri girip sofraya oturdu ve nasıl kurtulup da şu anda sofra başında olduğunu şöyle anlattı:
«Hiçbir şeyin farkında değilim. Beni bir takım vahşi çapulcular esir edip sımsıkı bağladılar. Bu halde memleketlerine götürdüler. Birdenbire uzaklardan burasını gördüm ve şimdi aranızdayım. Başka bir şey hatırlamıyorum.»
Hâce Ali Ramiytinî (K.S.) Hazretleri, Altun Silsile içinde zikr-i hafî yanında zikri cehrî ile de uğraşan ikinci el.
Hâce Ali Ramiytinî Hazretlerinden (K.S.) sordular: «Allah'ı çok zikrediniz» emri ile belirtilen zikir; zîkr-i hafî midir, yoksa zikr-i cehrî midir?» Şöyle cevap verdiler: Mübtediler için cehrî, müntehiler için hafî zikirdir.»
Şöyle buyururlardı: «Allah'a tövbe ediniz!» mealindeki âyette hem işaret, hem de beşâret vardır. İşâret tövbeyedir, beşâret de kabul edileceğine dâirdir. Kabul edilmeyecek olsaydı emredilmezdi.»
Buyurdular: Bu yolda maksûda kavuşmak için, nice nefs çilesinden daha üstün bir şey vardır: Allah dostunun gözüne girmek.»
130 sene yaşadılar. Büyük oğullarını 80 yaşında olarak idrak ettiler ve hicrî 8'incİ asrın başlarında bekâ âlemine irtihal ettiler.