ATIN İYİSİNE DORU, YİĞİDİN İYİSİNE DELİ DERLER

Osmanlı Devleti'nin mânevî kurucularından Şeyh Edebali (k.s.) hazretlerinden dâmadı Osman Gâzi (rh.)'ye nasîhatler:

"Oğul,
İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam vaktinde ölürler.
Avun oğlum, avun... Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelâmlısın. Amma bunları, nerede nasıl kullanacağını bilmezsen, öfken ve nefsin bir olup aklını yener. Sabah rüzgârlarında savrulup gidersin. Dâima sabırlı, sebatlı ve irâdene sahip olasın.
Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş sırlar; bilinmeyenler, görülmeyenler, ancak senin şecaat, fazilet ve irfânınla fethedilip gün ışığına çıkacaktır.
Ananı, atanı say! Bereket büyüklerle beraberdir.
Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin.
Açık sözlü ol. Her sözü üstüne alma. Gördün söyleme. Bildin bilme.
Sevdiğin yere sık gidip gelme. Kalkar itibârın, muhabbet olmaz.
Üç kişiye acı:
- Câhiller arasındaki âlime,
- Zenginken fakir düşene,
- Hatırlı iken itibarını kaybedene.
Unutma ki; yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.
Haklı olduğunda mücâdeleden korkma! Bilesin ki; atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler."
Şeyh Edebali (k.s.) hazretlerinden, Osman Gâzî merhuma yapılan bu nasîhatler, sanki bugün hepimize yapılmış gibi tazeliğini korumaktadır. Derlenip-toparlanmamız için çok güzel mesajlar ihtivâ etmektedir. Âdeta Şeyh hazretleri, damadı ceddimiz Osman Bey'e değil de, asırlar öncesinden hâlimizi görüp bizlere sesleniyor!