PARAYLA TALEBE ARADIM
İslam'ın 5 temel şartının bile yerine getirilemediği, bir hatim ve yağmur duası merasiminin bile tertiplenemediği, kişinin kendi evlatlarına bile Kur'ân öğretemediği bir hürriyetsizlik dönemiydi. Yaplan baskılardan dolayı çoğu hoca hocalığını, çoğu müslüman da islamî yaşantısını gizlemek zorunda kalmıştı.
Bütün baskı ve sıkıntılara göğüs geren asrın büyük alimi Üstaz Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri ise bakın bu içler acısı dönemi nasıl anlatıyor;
"Okutma imkanı yoktu, fakat okuyan dahi bulamadım. Bir zaman geldi, meb’us maaşı kadar para verip talebe okutmak istedim yine bulamadım. Korktukları için parayı alıp kaçıyorlardı. O zaman ümidim kırıldı. Bu ilimler yeryüzünden kaybolacak diye korkuyordum. Fakat sonradan Cenab-ı Hakk sebepler halketti ve okutma imkanı buldum. Yaşlılardan başladık gençler daha sonra geldi. Ve şimdi yürüyor...
Bütün bunlar Cenab-ı Hakk'ın bize lütfudur" Süleyman Efendi, bir yandan camilerin müezzinliklerinde, apartman bodrumlarında, bulabildiği her yerde talebe okutmaya çalışırken, diğer yandan gizli polis teşkilatının amansız takipleri de sürüyordu. İlmiye sınıfının ilk tohumları şekillenirken, tutuklamalar, nezaretler, sorgular, işkenceler, zulümler onun azimli ve şerefli direnişi karşısında eriyip gidiyordu. Artık çabalar meyvelerini vermeye başlamıştı.
Bu öyle bir meyve veren ağaç olacaktı ki, her geçen gün daha da güçlenecek ve kısa zamanda dünyanın en ücra köşelerine kadar kökleri uzanacak ve insanlığın kurtuluş ve saadeti için umut abidesi haline gelecekti. Kendisi de öyle diyordu Süleyman Efendi’nin, "Bizim hiç duracak zamanımız yok. Ümmet-i Muhammedin evlatları bir sel gibi Cehenneme akıp giderken, bu duruma seyirci kalamayız. Bu selden ne kurtarırsak kârdır" Baskıların arttığı ve işkencelerin yapıldığı bu karanlık dönemde Efendi Hazretleri'nin en büyük destekçilerinden olan eşi Hafize Sultan, "60 talebenin bir arada huzur içerisinde sıkıntısız olarak ders okuduğunu görürsem 60 kurban keseceğim" demişlerdi. Süleyman Efendi Hazretleri'nin bütün bu çileler içinde tek ve en mühim faaliyeti hiç şüphesiz Kur'ân Kursları olmuştur.
Nitekim 1936 yılında başladığı dini irşad hizmetlerinde vefatına kadar defalarca arama, tahkikat ve mahkeme sorgulamasına tabii tutulmuş hemen hepsinde de beraat etmiştir. Buna mukabil, talebeleri ve bağlıları tarafından yurt sathında ve dünyanın çeşitli bölgelerinde açılan binlerce Kur'ân Kursu, devletin boş bıraktığı bu hizmeti omuzlayıp önemli neticeler almışlardır.
Bütün baskı ve sıkıntılara göğüs geren asrın büyük alimi Üstaz Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri ise bakın bu içler acısı dönemi nasıl anlatıyor;
"Okutma imkanı yoktu, fakat okuyan dahi bulamadım. Bir zaman geldi, meb’us maaşı kadar para verip talebe okutmak istedim yine bulamadım. Korktukları için parayı alıp kaçıyorlardı. O zaman ümidim kırıldı. Bu ilimler yeryüzünden kaybolacak diye korkuyordum. Fakat sonradan Cenab-ı Hakk sebepler halketti ve okutma imkanı buldum. Yaşlılardan başladık gençler daha sonra geldi. Ve şimdi yürüyor...
Bütün bunlar Cenab-ı Hakk'ın bize lütfudur" Süleyman Efendi, bir yandan camilerin müezzinliklerinde, apartman bodrumlarında, bulabildiği her yerde talebe okutmaya çalışırken, diğer yandan gizli polis teşkilatının amansız takipleri de sürüyordu. İlmiye sınıfının ilk tohumları şekillenirken, tutuklamalar, nezaretler, sorgular, işkenceler, zulümler onun azimli ve şerefli direnişi karşısında eriyip gidiyordu. Artık çabalar meyvelerini vermeye başlamıştı.
Bu öyle bir meyve veren ağaç olacaktı ki, her geçen gün daha da güçlenecek ve kısa zamanda dünyanın en ücra köşelerine kadar kökleri uzanacak ve insanlığın kurtuluş ve saadeti için umut abidesi haline gelecekti. Kendisi de öyle diyordu Süleyman Efendi’nin, "Bizim hiç duracak zamanımız yok. Ümmet-i Muhammedin evlatları bir sel gibi Cehenneme akıp giderken, bu duruma seyirci kalamayız. Bu selden ne kurtarırsak kârdır" Baskıların arttığı ve işkencelerin yapıldığı bu karanlık dönemde Efendi Hazretleri'nin en büyük destekçilerinden olan eşi Hafize Sultan, "60 talebenin bir arada huzur içerisinde sıkıntısız olarak ders okuduğunu görürsem 60 kurban keseceğim" demişlerdi. Süleyman Efendi Hazretleri'nin bütün bu çileler içinde tek ve en mühim faaliyeti hiç şüphesiz Kur'ân Kursları olmuştur.
Nitekim 1936 yılında başladığı dini irşad hizmetlerinde vefatına kadar defalarca arama, tahkikat ve mahkeme sorgulamasına tabii tutulmuş hemen hepsinde de beraat etmiştir. Buna mukabil, talebeleri ve bağlıları tarafından yurt sathında ve dünyanın çeşitli bölgelerinde açılan binlerce Kur'ân Kursu, devletin boş bıraktığı bu hizmeti omuzlayıp önemli neticeler almışlardır.
Konular
- Allah bu dini facir bir adamla da güçlendirir
- Hz. Ebu Bekr'in (r.a.) İslam ordusuna nasihatleri
- Trafik kazalarından korunmanın manevi tedbirleri
- Evlerin de iffeti vardır
- Hayatı boş yaşayanlara 40 nasihat
- Diyanet'e Göre İMÂM-I RABBÂNÎ
- İmam Rabbani Ne zaman vefat etti
- GAYRET-İ İSLÂMA NE OLDU?
- Ali Haydar Efendi de zahiri alimdi. Mürşid ya da Müceddid değildi.
- YA SEN OLMASAYDIN..
- Cennete giden günahkar komşu
- Hz. Ebu bekir'in İhtiyaç sahibi olana yardımı
- Sana Bir Kaz Yollasam Yolar Mısın ?
- KURMANCAN DATKA FİLM OLUYOR
- Hasta ziyaretine giden sağırın hikayesi
- Hamile kadın Allah yolunda cihad eden gibidir
- Hastalıklar kimine rahmet kimine zahmettir
- Çöpten çıkan Dostoyevski umudu oldu
- Yaşlı Şeyh Ve İcezat isteyen Genç Talebe
- Osmanlıda aile kültürü
- Vezir bulmak için kapı yaptıran padişah
- EV TEMİZLİĞİNDE LİMONU BAŞ SIRAYA YAZIN!
- Geçmişe sünger çekmek
- KOYUNLARIN KÖPEKLERDEN FAZLA OLMASININ NEDENİ..!
- uyku düzeni
- REFERANSIM ALLAH'TIR
- Kuran okumak sağ beyni geliştiriyor
- Bilinçaltı ve zihnin bu kadar önemli olduğunu bilmezdim
- Neden ehli sünnetle uğraşıyorlar
- Boşanmaktan Vazgeçiren Söz